DEÜ’de ‘Deney Hayvanları Laboratuvarı’ projesi: ‘Cinayet yuvasını açmayacağız’
İZMİR – Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Balçova’da bulunan 15 Temmuz Sağlık ve Sanat Yerleşkesi’nde çalışmaları sürdürülen ‘Büyük Deney Hayvanları Araştırma Laboratuvarı’ projesinin Mayıs ayında tamamlanması planlanıyor. 2015 yılında Kalkınma Bakanlığı’nın çağrısı doğrultusunda “Büyük Deney Hayvanları Araştırma Altyapısı” 46 kurumun desteğiyle hazırlanan proje çerçevesinde preklinik çalışmalar yapılacak ve hayvanlar üzerinde deneyler yapılacak. 28 milyon TL’ye mal olan projeye kentteki hayvan hakları savunucuları harekete geçti.
‘BU İŞKENCE MERKEZİNİ AÇMAYACAĞIZ’
Hayvanların deney aracı olarak kullanılmasına ve öldürülmesine karşı Dokuz Eylül Üniversitesi Deney Merkezi Platformu tarafından imza kampanyası başlatıldı. Ortada 10-25 kilo arası olan hayvanların “deney” adı altında çeşitli eziyetlere ve sonunda ölüme mahkum edileceği vurgulanan imza metninde, hayvanlar üzerinde yapılan testlere alternatif pek çok bilimsel sistem ispatlanırken, canlıların hayatını gören şirketler, hayvanları “kâr” olarak görüp bunu “bilim” adı altında yaptığı ve her yıl dünyada 100 milyondan fazla hayvanı öldürdüğü belirtiliyor. Metinde şu ifadeler yer aldı:
“Milyonlarca canlının hayatını, deney hayvanlarından para kazanan bir avuç şirketin ve bilimsel yöntemleri hiçe sayarak hayvanları katletmeyi ve eziyet etmeyi tercih eden Dokuz Eylül Üniversitesi’nin eline bırakmayacağız. Araştırma laboratuvarı adı altında bu işkence ve cinayet merkezine karşı çıkan Dokuz Eylül Üniversitesi Deneye Hayır Merkezi Platformu olarak tüm demokratik kitle örgütlerini, yaşam ve hak savunucularını herkesin özgürlüğü için mücadele etmeye çağırıyoruz. türleri ve hayvanlarla dayanışma göstermek. Savunmasız hayvanlar üzerinde işkence ve deneyler yapacak, onların yaşam haklarını gasp edecek “bilim” adı altında bu cinayethanenin beraatine izin vermeyeceğiz, bu işkence merkezinin açılmasına izin vermeyeceğiz.”
“BU YAPILMAK İSTENEN BÜYÜK BİR İŞKENCE VE KATLİAMDIR”
Platform üyesi Melodi Varlıklı, hayvanlar üzerinde deneylere neden karşı olduklarını şu sözlerle açıkladı:
“Hayvanlar, tıpkı bizim gibi hissedebilen ve acı çekebilen, duyarlı, bilinçli, duyarlı varlıklardır. Bugün fare, tavşan, kedi, köpek ve maymun başta olmak üzere birçok hayvanın deney adı altında işkencelere tabi tutulduğunu ve yaşam hakları gasp edilerek öldürüldüğünü biliyoruz. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yapılmak istenen toplu bir eziyet ve katliamdır. Bunu bilim ya da eğitim gibi ilişkilere dayandırmak isteyenler olabilir ama biz tarihten çok iyi biliyoruz ki bilim adı altında insanlara yapılmayan hiçbir işkence, zulüm, hak ihlali yoktur. Ayrıca hayvan deneyleri bilimsel değildir. Olsa bile buna karşı çıkılması gerekirdi. Şirketler veya kurumlar acı ve eziyet çektikleri için daha çok kazansınlar diye şiddete maruz kalıyor ve öldürülüyor. Bu kesinlikle kabul edilemez.”
‘ALTERNATİF BİLİMSEL YÖNTEMLER MEVCUTTUR’
Alternatif ve bilimsel yöntemler olduğuna işaret eden Güçlü, “Kimseye işkence etmeyen, öldürmeyen alternatif yöntemler var. Aslında bilimsel olan sistemler. Cansız doku modelleri, 2 ve 3 boyutlu hücre kültürü modelleri, bilgisayar modelleri, görüntüleme teknikleri, klinik araştırmalar, mikroorganizmalar, genomik proteomik, metabolomik, ileri matematik, çoklu organlar, mikro doz çalışmaları gibi alternatif yöntemler bulunmaktadır. Ancak savunmasız hayvanları alıp eziyet edip öldürmek ve sonra buna ‘bilim’ demek bu bireyler için daha ucuz, daha az maliyetli ve daha kolay. Bilimsel yöntemler araştırıp uygulamak yerine bu istismarı ve şiddeti, yaşam hakkı ihlallerini tercih ediyorlar.
Hakkındaki yolsuzluk ve mobbing haberleriyle gündeme gelen Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın “Bu projenin sonuçları Türkiye’ye hatta dünyaya örnek olabilir” açıklamalarına değinen Zengin, “Örnek vermeyi planladığı kavramlar acı, işkence, taciz, şiddet ve katliamdır. Öte yandan bilime dayandırılmak istenen bilimsel olmayan işkence yöntemleri de buna örnek olabilir. Deneye Hayır Derneği’nde ve “Hayvan Deneyleri: Hayvanlar Bize mi Ait?” adlı kitapta bu konuda daha detaylı açıklamalar var. Türkiye’de yapılan hayvan deneylerinin bilimsel olmadığını kanıtlayan ve açıklayan bir yazı. “Dr. Oğuzcan Kınıkoğlu’nun yazdığı bir kitap var. Dileyen okuyabilir ve detaylı bilgi sahibi olabilir” dedi.
‘Bu işkence merkezini birlikte açmayalım’
Platform olarak çalışmaya başladıklarını belirten Güçlü, başlattıkları kampanya kapsamında şu ana kadar 12 bin imza toplandığını söyledi. Önümüzdeki dönemde çalışmalarını geniş bir tabana yayacaklarını belirten Güçlü, halkı davet ederek, “Öncelikle bu eziyet merkezinin duyulması için sosyal medya hesaplarımızı ve imza kampanyamızı dinlemek çok değerli. . Şu ana kadar 12 bin imzaya ulaştık ama sesimizi duyurmak ve güçlü duruş sergilemek için daha fazla olması gerekiyor. Son olarak bu deney merkezini açmamak için yaşamdan yana herkesi bu çabayı ve dayanışmayı artırmaya davet ediyoruz. Çünkü bu konu sadece onun bir parçası değil, herkesi ilgilendiren bir bahis. Çünkü acı çeken bir canlıya eziyet ve işkence yapılmasına izin vermek, her türlü sömürüye ve hak ihlallerine göz yummak demektir. Çünkü bilimin sesini dinlememek, milyonlarca lira harcamayı ve hayvanlara eziyet etmeyi tercih eden bir üniversiteye ses vermemek, bilim dışı tüm tartışmalara sessiz kalmak demektir. Bu azap merkezini birlikte açmayalım” dedi.
ÜNİVERSİTE YETKİLİLERİ: DOĞADAN VEYA BARINAKTAN HİÇBİR HAYVAN TEDARİĞİ YAPILMAYACAK
Konuyla ilgili ulaştığımız üniversite yetkilileri, dünyadaki tüm gelişmiş ülkelerde hayvan deneylerinin etik kurallar çerçevesinde yapıldığını belirterek, “Bilim adamlarının ürettikleri projelerin, yaptıkları etik kurullar tarafından objektif olarak değerlendirilmesi sonrasında” dediler. katılmadığı takdirde, deneysel hayvan çalışması yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Her hayvan çalışması, kesinlikle hayvan deneyleri etik kurulunun onayından sonra yapılır. Laboratuvar ortamında üretilmiş, özel bakımı ve beslenmesi kontrol altında olan yüksek sertifikalı hayvanlardır. Bu bakımdan dünyanın her yerinden laboratuvar hayvanı araştırma sonuçları tekrarlanabilir ve standardize edilmiş çalışmalardır. İnsan dışı primatlar, kedi, köpek, hamster, yaban gelinciği laboratuvarın türleri arasında yer almıyor. Ancak şunu da eklemek gerekir ki, her biri değerli bir yaşam olarak değer verilen laboratuvar hayvanları ve bilimsel araştırmaların hipotezleri topluma ve bilime katkı sağlıyorsa deneysel çalışmalar yapılır.
Bilimsel araştırma sonuçlarının sadece insanlar için değil tüm hayvanların yararına sunulacağını belirten yetkililer şu ifadeleri kullandı:
“Üniversitemiz 15 Temmuz Sağlık ve Sanat Yerleşkesi’nde açılması planlanan Büyük Deney Hayvanları Araştırma Merkezi, ‘Deneysel Diğer Bilimsel Amaçlarla Kullanılan Hayvanların Refahı ve Korunması Hakkında Yönetmelik’ kapsamında; laboratuvar; halk sağlığı başta olmak üzere insan ve hayvan sağlığı ile ilgili tüm alanlarda katkıları olduğunu bildiğimiz hayvanlar Yeni kurulan merkezimizde kullanılacak hayvanlar sadece fare, sıçan, kobay gibi deneysel amaçlı üretilmiş hayvanlar kullanılacaktır. , TC Tarım ve Orman Bakanlığı yönetmeliği çerçevesinde tanımlanmıştır.Doğadan veya hayvan barınaklarından (kedi,köpek) hayvan temini yapılmayacaktır.Bu hayvanların temini yasa dışıdır.”
habercanakci.xyz